Üyelik Girişi
Site Menüsü
Site Haritası

Sn.Ahmet Kavak Söyleşisi

Sn.Ahmet Kavak Söyleşisi

 Sayın Ahmet Kavak, bizi kabul ettiğiniz için tüm gıda sektörü; müşteri ve tüketicileri, yönetici ve çalışanları adına size çok teşekkür ediyoruz.

Gıda güvenliği çabalarınız için , sizleri tebrik ediyorum. Gıda güvenliği adına yapılan her çaba ülke insanı için çok gerekli ve değerli. Bu tür yayınlarda gıda ve gıda güvenliğine yer vermeniz çok önemli. Batılıların da kullandığı bir tabir olan ‘ herkes kendi evinin önünü temizlerse bütün şehir temiz olur’ benzetmesinde olduğu gibi bu konuya hız katan ve enerji veren her kesimin faaliyeti piyasaya olan gücümüzün cesaretini arttırmaktadır. Bu konuda katılımcı ve etkileşim içerisindeki bir iletişim ortamı, tüm tarafların farkındalığını destekleyecektir. Şahsınızda, sizi ve gıda güvenliği öncelikli çalışma yapan tüm kişi ve kuruluşları kutluyorum.

Şimdi gıdayı konuşuyoruz. Biliyorsunuz insanların öncelikle yaşamlarını sürdürmeleri gerekiyor. Sağlıklı yaşam sürdürebilmeleri ve verimli olabilmeleri için; yeterli ve dengeli beslenmeleri ama, güvenilir gıdalarla beslenmeleri gerekiyor. Bu nedenle güvenli üretim sürecinde; gıdayı üreten, işleyen, paketleyen, satan, dağıtan özetle gıda işiyle uğraşan her kesime görev düşüyor. Bu noktada sorumluluğun azlığı veya çokluğu diye bir konudan söz edemeyiz. Zira, gıda güvenliğini bir zincire benzetirsek; zincirin gücü en zayıf halka kadardır. Zayıf halkanın yanında, zincirin kuvvetli yanlarının ve genel gücünün pek de bir anlamı kalmayacaktır.

Bunun bir sistem olduğunu söyleyebilir miyiz ?

Evet..Bu bir sistemdir. Zincir en zayıf halkasından kopacaktır. Soframıza kadar gelen bir ürünün herhangi bir mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel risk taşımaması gerekiyor. Alınacak önlemler, tüm hayvansal ve bitkisel ürünler için geçerlidir. Gıdanın tarladan-meradan sofraya tüm üretim süreçlerinde herhangi bir bulaşmaya tabii olmadan sofraya kadar gelmesi gerekiyor. Yani, biz buna “topyekün bilinçlenme hareketi” diyoruz.

Topyekün bilinçlenme hareketinin sorumluluğu kimdedir? Kimlerdedir?

Gıda üretiminde çalışan herkestedir.
Toplumda yaşayan herkes sorumludur. İlkokul çocuklarından ev hanımlarına kadar tüm vatandaşlarımız sorumludur.
Catering firmaları, lokantalar, kafeler, okul kantinleri aynı bilinçle hareket etmek zorundalar. Üretilen, işlenen, paketlenen gıda maddelerinin tümü risk ve tehlikeden uzak kalmalıdır. Risk ve tehlike kavramını gıda ile uğraşan her kesim çok iyi bilmeli, anlamalı ve uygulamalıdır. Gıda maddeleri tüzüğünün 5179 sayılı kanunun 17. maddesi gereğince her iş yeri ürettiği ve ithal ettiği gıdanın menşeisi ile ilgili belgeleri ibraz etmek zorundadır. Bu çerçevede gıda ile uğraşan herkes, gıda üretimine olumsuz etki edecek işlemi yapmamak konusunda sorumludur.

Riskleri önlemek için denetçi istihdamı nasıl yürütülüyor ? Denetim eğitim programları için ek bir istihdam var mı?

Bunu şöyle özetleyeyim; bu konuda valiliğimizin il özel idaresince, gıda denetimi ve gıda güvenliği konularında çok değerli ve önemli destekleri oluyor. Bunda sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının da çok ciddi anlamda katkıları var. İlgili projelerimiz planlanıyor, içeriğinde denetim ve seminer programları da olacak. Bunların halka duyurulmasında ise basınının desteğini alacağız.
Ayrıca, Bakanlığımız da, personel takviyesi yönünde, diğer illere nazaran İstanbul’a öncelik tanıyor. Başka illerimize 5-10 atama olurken, İstanbul’a 100 ve üzerinde atamalar yapılıyor.
Gıda mühendisi, ziraat mühendisi, veteriner hekim gibi personellerin atanmasında daha destekleyici atamalar oluyor. Bakanlığımızın bu konuda verdiği bilgilerden de bunu anlıyoruz. Yani personel yönüyle 2008 yılında daha rahat olacağımızı, bunların gerçekleştirilmesinde, imkânlar açısından önceki yıllara göre daha iyi durumda olacağımızı şimdiden söyleyebilirim.

Sayın Ahmet Kavak, 2010 Gıda Platformu’nda gıda ile ilgili tüm sivil toplum kuruluşları huzurunda bir soru sormuştum: “Özel sektör gıda firmalarındaki hijyen ve kalite yöneticileri çok iyi yetişmiş durumdalar. Bu değerli yöneticilerimizden toplum sağlığı ve gıda güvenliği açısından faydalanılabilir mi?”

Şimdi… Gıda güveliğinde yetişmiş donanımlı insan kaynağının devlete fazla yük getirmeden, toplum sağlığı - gıda güvenliği eğitimlerinde kullanılması konusunda sizin yaklaşımınızı öğrenebilir miyiz?

Aynen katılıyorum. Zaten biliyorsunuz 2010 gıda platformu kapsamında bir çalışma içerisindeyiz. Bu konunun artık bir de derneği var. Dernek çalışmaları sürüyor. Biliyorsunuz biraz önce sözünü ettiğiniz faaliyette bulunan gıda çalışanlarına, gıda profesyonellerin eğitim vermesi bir proje olarak ön görülüyor. Hem yönetim kademesinde olan hem de gıda işiyle uğraşan uzmanların farklı bir bakış açısıyla konuları irdelemeleri çok önemlidir. Tabii ki bu çalışmalarda, toplu tüketim yerlerinin hijyen ve gıda güvenliği çalışmaları önceliklerimiz arasındadır.

Sayın İl Tarım Müdürümüz biliyorsunuz, GGD’nin atamasıyla ‘İstanbul 2010 Kültür Kenti - Gıda Dedektifleri’ proje başkanı seçildim.
Hazır yeri gelmişken, bize İstanbul 2010 projesi hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
Yapacağınız detaylı açıklamalar, hem okurlarımız hem de çalışanlarımız için önemli ve çok değerli olacaktır.

İstanbul 2010 projelerinden Gıda Dedektifleri projesi öğrencilere yönelik önemli bir çalışmadır. Gıda güvenliği için yapılan her bir çalışma toplum için çok değerli katkılar sağlayacaktır. Ayrıca, bu konu çocuklarımızın geleceğidir. Başarılı olacağınızdan hiçbir kuşkum yoktur.

Biliyorsunuz; gelişen bilim ve teknolojiye paralel olarak, gıda üretim ve tüketiminin hızla artığı günümüz dünyasında, insan sağlığını, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen gıda maddelerinin; tekniğine uygun, sağlıklı koşullarda üretilmesi ve tüketilmesi büyük önem kazanmış ve tüm dünyada “çiftlikten sofraya güvenilir gıda” anlayışı hâkim olmuştur.
Gıdaların birincil üretim aşamasından başlayarak, nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar, birçok unsur üretim sürecine dâhil olmuş ve beslenmede gıda hijyeni ve güvenliği en önemli unsur haline gelmiştir.

Tüketiciler bu konuda yeterince bilgili mi ?

Tüketicilerin bu konularda yeteri kadar bilgi sahibi olduğu söylenemez. Tüketicilerin, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürebilmeleri adına, güvenli gıda tüketimi konusunda bilgilendirilip, bilinçlendirilmesi ve duyarlı olmaları sağlanmalıdır. TUİK verilerine göre İstanbul ilinde 12 milyondan fazla insan yaşamaktadır. İlköğretim ve lise seviyesinde 3 milyona yakın öğrenci eğitim görmektedir. Sizin görev aldığınız İstanbul 2010 projesi kapsamındaki ‘Gıda Dedektifleri’ projesi, öğrencilerimizin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi açısından çok faydalı olacağı kanaatindeyim.
Ayrıca ‘tüketicinin güvenli gıda talebi’ ve ‘tüketici cezası’ da çok önemli olacaktır.

Tüketici cezası , tüketicinin üreticiyi cezalandırması ne demektir ?

Tüketici cezası demek; tüketicinin, bakanlığın tüketime izin vermediği gıdaları satın almayarak; izinli gıdaları aldığı takdirde, üreticiye en etkili cezayı vermesi demektir. Bu bakımdan tüketicinin cezalandırması çok önemlidir. Tüketici nasıl üretilen-paketlenmiş bir gıda ürününün son kullanım tarihine bakıyorsa (tarihi geçmiş mi diye ), hatta.. promosyon ise; neden promosyonda diye evirip çevirip bakıyorsa, işte.. benzeri dikkati üretim izni var mı diye tüketicinin göstermesini istiyoruz.

Vatandaşımız, “bu malın Tarım Bakanlığından ithalat izni var mı?” diye sormalıdır. Tarım bakanlığının “şu tarih ve şu sayılı izni ile üretilmiştir” ibaresi görülmeden gıda ürünü alınmamalıdır. Ancak bu ibare görüldükten sonra bu mal tercih edilmelidir. Eğer bu ibare görülmüyorsa; tüketiciler il ve ilçe teşkilatlarına ulaşmalı ve demeli ki : “Bakınız, ben falanca markette şöyle bir ürünü satın almak istiyordum, fakat üretim iznini görmedim.” Ayrıca vatandaş bu iş yerine de şikayette bulunmalı ve iş yeri yetkilisine denmeli ki: “Ben sizin malınızı satın almıyorum, çünkü Tarım Bakanlığı izni yok”. Bu ikaz ve uyarlar iyileştirme sürecinde kesinlikle çok etkili olacaktır.

Ahmet bey , ‘Biz Hepimiz Gıda Dedektifiyiz’ diyebilir miyiz kendimize ?

Evet… ‘Aslında biz hepimiz gıda dedektifiyiz. Çünkü biz hepimiz aynı zamanda bir gıda tüketicisiyiz.’ Gıda dedektifi olmak, aynı zamanda kendimizi olduğu kadar arkadaşımızı, eşimizi dostumuzu sevmek demektir. Sakıncalı, riskli bir ürünü siz satın almadığınız gibi, başkasının da almasını istemeyerek bir vatandaşlık görevi yapıyorsunuz. Bu bir sosyal sorumluluk bilincidir. Gıda dedektifi olmak, gıda güvenliği sosyal projesine önemli bir katkıdır.

Gıda alanında faaliyet gösteren İstanbul’daki işyeri sayıları nedir?

Aynı zamanda İstanbul’da 8-10 bin gıda üreten, 25-30 bin gıda satan ve 25-30 bin gıdayı toplu tüketime sunan işyeri olmak üzere, 60-80 bin civarında gıda alanında faaliyet gösteren işyeri bulunmaktadır.
Tüketiciler açısından, özellikle gıdanın satışa hazır hale gelmesinden sonraki aşamalarda, satışa sunumdan itibaren gerçekleşen satın alma ve tüketim aşamalarında uyulması gereken sağlık ve hijyen kuralları, tüketiciler tarafından yeterince bilinmemekte ve de güvenli gıdaya karşı henüz bilinçli bir talep bulunmamaktadır.
Tüketiciler arasında güvenli gıda talebi ve bilincini arttırmak için bir dizi faaliyete gerek duyulmaktadır.

Peki.. üreticiler için ne söylemek istersiniz ?

Gıda alanında faaliyet gösteren işyerlerinde çalışanların; üretim, tasnif, işleme, ambalajlama, etiketleme, depolama, muhafaza, pazarlama, nakil ve satış aşamalarında gıda güvenliği için gerekli bilgi ve bilince sahip oldukları da söylenemez.
Güvenli gıda üretimi ve tüketimi için; sektör çalışanlarının da eğitilerek bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme herkes için, özellikle de çocuklar için gereklidir; Özellikle hızlı büyüme ve gelişme süreci olan ilköğretim döneminde kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları; yetişkin bireylerin yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmelerinin sağlanması açısından çok önemlidir.
Daha sağlıklı, mutlu, verimli ve uzun bir yaşam için; öğrencilerin eğitilerek, bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Sayın Ahmet Kavak,’ Merdivenaltı Firmalar’ diye bir kavram var. Rekabet açısından iyi uygulama örnekleri ve iyi olmayan örnekler var. İyi uygulama örneklerinin ortaya çıkarılmasının toplum ve bilinçlenme açısından önemini de biliyoruz. Ancak gıda güvenliği ve hijyene yönelik topyekün duyarlılık nasıl olacak ?Bu konuyu tekrar açıklayabilir misiniz?

Doğru. Zaten iyi uygulama örneklerini kapsayacak bir gıda platformu hareketi başlattık. Sizin de içinde yer aldığınız bu oluşumu burada tekrar detaylı açıklayacağım. Ödüllendirme sistemi ile ilgili çalışmalar var. Özendirme konusunu platformun yürütme kurulunda değerlendiriyoruz. Yani, burada ‘Anahtar Kelimemiz: Özendiricilik’tir

Sistemimiz ceza odaklı değil. İyi uygulama örneklerini ödüllendirme taraftarıdır. Yani, başkalarına örnek, emsal olsun diye iyi uygulama örneklerini ortaya çıkaracağız , Bu tip özendirici tedbirler ile ilgili bir çalışmalarımız olacaktır. Ancak, tabii ki biz kamu kuruluşuyuz. Tarım İl Müdürlüğü olarak; Tarım Bakanlığı’nın yürürlükteki mevzuatları çerçevesinde etkin denetimleri sürdürüyor olacağız. Bu etkin denetimler konusunda taviz vermeyeceğiz. Merdiven altı kavramı, hiçbir zaman faaliyetine devam eden anlamında bir işaret değildir. Yani, sürdürülebilirliğinin kabul edileceği anlamını taşımaz. Bu bakımdan caydırıcı her tedbiri almak bizim görevlerimiz arasındadır.


Denetçi ve denetim yerine, iyileşme ve iyileştirme ekibi kavramlarının kullanılması, toplum adına kavramsal dönüşümü, dolayı ile davranışsal dönüşümü sağlayabilir mi ?

Evet… Algı yönetimi açısından denetçi ve denetim yerine iyileştirme ve iyileştirme ekibi kavramları daha faydalı olacaktır. Böylece gıda işiyle uğraşan her bir birey kendini, iyileştirici olarak tanımlayacaktır.

Sayın Ahmet Kavak, gıda alanında faaliyet gösteren kuruluşların ödüllendirilmesi güvenli gıda üretimini destekler mi ?

Gıda alanında faaliyet gösteren işyerlerinin gözetlenerek, yasal ve ihtiyari gereklilikleri yerine getirdikten sonra kaliteli gıda üretimi ve satışı ile toplu tüketim hizmeti veren, bunun için özel gayret gösterenlerin ödüllendirilmesinin, sektörün gelişmesine katkı yapacağı açıktır.
Ancak, Sektörün gözetim ve ödüllendirilebilmesi için, denetim kriterlerinin belirlenerek, gerekli ekiplerin oluşturulması gerekmektedir.
İstanbul’da gıda ile ilgili geniş bir yelpazeye sahip sektör ve sektör mensuplarının oluşturduğu meslek odaları, sendika ve sivil kuruluşlar bulunmaktadır.
Ancak, bu kuruluşlarla kamu idaresinin bir araya gelmek suretiyle karar alıp birlikte uygulama yapabileceği herhangi bir yapı bulunmamaktadır.

Oysa, her konuda olduğu gibi bu konuda da katılımcı yaklaşım çok önemli değil mi ?

Elbette, yaşanan tecrübeler toplumsal faaliyetlerin katılımcı bir anlayışla yürütülmediği takdirde başarısının sınırlı kaldığını bize göstermektedir.
Dünyanın sayılı mega kentlerinden biri olan İstanbul’da işbirliği ve koordinasyona duyulan ihtiyaç çok daha fazla kendisini hissettirmektedir.
Bu sebeple gıda sektörünün ve ilgili kesimlerinin Kamu idaresi ile birlikte karar alıp uygulayacağı bir yapı önemli bir ihtiyaçtır.
Bu husus sektör temsilcileriyle yapılan toplantıda tüm kesimler tarafından açıklıkla ifade edilmiştir.

Sayın Ahmet Kavak, hepimiz biliyoruz, ‘İstanbul 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti’ seçildi. İstanbul’un kültür başkenti seçilmesinin gıda ile ilişkisini açıklar mısınız ?

Evet, İstanbul 2010 yılı Avrupa kültür başkenti seçilmiştir. Dolayısıyla bir yıl boyunca hatta daha öncesinden birçok etkinliğe sahne olacaktır. Bu süreçte, gıda kültürümüz doğru bir şekilde öne çıkarılmalı ve ülkemiz gıda kültürünün dünyaya tanıtım fırsatı iyi değerlendirilmelidir. 5179 sayılı kanun gereğince gıdaların üretimi, tüketimi ve denetlenmesi ile ilgili tüm hizmetler İl Tarım Müdürlüğünce yürütülmektedir.
Ancak gıda işyerleri ile ilgili olarak belediyeler başta olmak üzere diğer kamu kurumlarının da belli görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Gıda hijyeni ve güvenliği başta olmak üzere, gıda ve beslenme konusunda;
Halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi,
Sektörün denetimi, gözetimi ve ödüllendirilmesi,
2010 Avrupa Kültür Başkenti sürecinde, gıda kültürümüzün geliştirilmesine öncülük edilmesi amacıyla Valilik Makamının 19.06.2007 tarihli oluru ile “GIDA KÜLTÜRÜ-2010 İSTANBUL PLATFORMU” oluşturulmuştur.

Platformda hangi yetkili kurullar yer alıyor ?

Bu Platformun Yetkili Kurulları;

Platform Yürütme Kurulu ve Sekretarya
Platform Danışma Kurulu
Platform Genel Kurulu’ndan oluşmaktadır.

Platformun yetkili kurulunda hangi kuruluşlar yer almaktadır ?

Platform Yürütme Kurulu: Valilik başkanlığında, İl Tarım Müdürlüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği Temsilcileri ile Tüm Gıda Dernekleri Federasyon Başkanından oluşmaktadır.

Danışma ve Genel Kurullarında ise İstanbul’da gıda alanında faaliyet gösteren Kamu kurum ve kuruluşları ile meslek odaları ve sivil toplum örgütleri yer almaktadır. Bunların sayısı 100’ ü geçmektedir.

İstanbul Valiliğinin 15 Haziran 2007 tarihli oluru ile kurulan İstanbul 2010 Gıda Kültürü Platformu kapsamında bugüne kadar 7 Yürütme Kurulu, 2 Danışma kurulu ve 1 Genel Kurul toplantısı yapılmıştır.

Desteklenmesi için önemli bir soru sormak istiyorum . Uzun soluklu, İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi , nereden nasıl takip edilebilir ?

Platformun WEB Sitesi tasarım ve yayın çalışmaları İstanbul Valiliği Bilgi İşlem Merkezi tarafından tamamlanmış olup; İstanbul Portalı içersinde http://gidaplatformu.istanbul.gov.tr adresinde test yayınına başlamıştır.

Sayın Ahmet Kavak bizlere başka neler söylemek istersiniz?

İl Tarım Müdürü olarak yaptığım her röportaj ve konuşmada gıda konuşuyoruz. Ortak hedef, gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Bunun için tek koşul; gıdadan yararlananların tamamının ortak katkılarının olması gereğini özellikle, vurgulamak isterim. Burada da ortak yararlanmayacak kimseyi tasavvur edemeyeceğimize göre, toplumun tamamına görev düşüyor. Ayrı ayrı, tek tek kişi veya kurumları saymaya gerek yok.

Toplumda herkesin katkısına ihtiyacımız var, kimsenin katkısını görmezden gelemeyiz.

Çok teşekkür ederiz Sayın İl Tarım Müdürü.
Yolunuz – yolumuz açık olsun…!

Röportaj: Ferhunde Atalar